Rusya'nın eski Devlet Başkanı ve şu anki Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı Dmitry Medvedev, Ukrayna'nın NATO'ya katılmasının doğurabileceği ciddi sonuçlara dikkat çekti. Sosyal medya ve Rus propaganda kanallarında sıkça dile getirdiği nükleer tehditleriyle tanınan Medvedev, Ukrayna'nın NATO'ya kabul edilmesinin Üçüncü Dünya Savaşı riskini taşıdığını iddia etti. Bu açıklama, Batı'da endişeyle karşılandı.
Medvedev’in Uyarıları ve Kissinger’a Atıf
Medvedev, Rus haber ajansı Tass'a göre, eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın Ukrayna'nın NATO'ya kabul edilmesi yönündeki görüşlerini eleştirerek, “Bazı vaatlerle Üçüncü Dünya Savaşı ihtimali arasında seçim yapmak oldukça açık” dedi. Bu ifadeler, Rusya'nın Ukrayna'nın NATO'ya katılımına dair ciddi endişelerini bir kez daha ortaya koyuyor.
Ukrayna’nın NATO Üyeliği Hedefi ve Batı’yla Artan Gerilim
Ukrayna, Rusya tehdidine karşı NATO'ya katılmayı ve Başkan Joe Biden döneminde bir davet almayı hedefliyor. Ekim ayında Ukrayna'nın NATO elçisi Nataliia Galibarenko da bu hedeflerini doğruladı. Ancak, Rusya, NATO’nun genişlemesini kendi güvenliği açısından bir tehdit olarak görüyor ve Ukrayna’nın üyeliğinin yeni bir savaşa neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Kuzey Kore’nin Müdahalesi ve NATO’nun Tepkisi
Medvedev'in uyarılarına ek olarak NATO, Ukrayna'da konuşlandırıldığı iddia edilen Kuzey Kore askerlerinin varlığına ilişkin endişelerini artırdı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bu hareketin “önemli bir tırmanış” olduğunu söylerken, Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nausėda, NATO ülkelerinin Ukrayna’yı daha fazla askeri destekle güçlendirmesi gerektiğini belirtti.
ABD’nin Tavrı ve Medvedev’in Tehditleri
ABD, Ukrayna'ya en çok silah yardımı yapan ülke olmasına rağmen, Rusya’yla doğrudan çatışmayı tetiklememek adına silahların Rusya topraklarına yönelik saldırılarda kullanılmasını yasaklıyor. Ancak Medvedev’in tehditleri, Kremlin'in Ukrayna üzerinden Batı ile çatışmayı derinleştirme riskini sürdürdüğünü gösteriyor.
Rusya ve Batı arasındaki bu gerginliklerin Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini artırabileceği endişesi, uluslararası kamuoyunda tedirginlik yaratmaya devam ediyor.